Tanımı
Geçmişte ve günümüzde birçok tanımı yapılan hipnozun
ne olduğundan ziyade ne olmadığından yola çıkacak olursak;
Hipnoz kesinlikle bir uyku
hali değildir.
Hipnoz, olup bitenlerin
hatırlanmadığı ve unutulduğu bir süreç değildir.
Kişinin kontrolünü
kaybettiği, kendinden geçtiği özel bir ruh hali değildir.
Kişinin kendisine söylenen
her şeyi sorgulamadan yaptığı yöntem değildir.Bilincin yitirildiği bir
bilinçsizlik hali değildir.
“Beyinsel fonksiyonların çalıştığı, bireysel denetimin
açık olduğu, kesinlikle uyku hali olmadan, istekle gerçekleşen psişik bir durumdur.”
Hipnoz bir öze dönüş, bir
içsel yolculuktur.
Beynin iki yarım küresinin
tek bir alanda işbirliği yapmasıdır.
Kişinin bilinçaltının onun
isteği doğrultusunda telkin alabilir hale gelmesi, yönlendirilebilmesidir.
Sol
beyinden ziyade, sağ beyinin (hayali düzlemin) kontrolü eline almasıdır.
Hipnoz farklı branşlarda ve farklı
alanlarda kullanılabilir:
1-
Psikoloji–Psikiyatri
Alanında:
Hipnoz, birçok psikolojik hastalığın tedavisinde
kullanılabilmektedir. Hipnoanaliz metotlarıyla hastalığın kaynağını tespit
etmek için bilinçaltının araştırılması mümkün olabilmektedir. Yapılacak
tedavilere yardımcı olarak da hipnozdan yararlanılmaktadır. Hafif depresyon,
anksiyete, kekemelik, tikler, parmak emme, tırnak yeme, uyku bozuklukları gibi
problemlerde de hipnozla tedavi mümkündür.
2-
Diş
Hekimliği Alanında:
Hipnoanestezi ile iğnesiz ve ağrısız tedavi, korku
ve kaygının önlenmesi, diş gıcırdatmanın tedavisi, proteze alışmayı
kolaylaştırma, hijyen motivasyonu gibi konular diş hekimliğinde hipnozun
kullanım alanlarındandır.
3-
Bağımlılıklarda:
Sigara, alkol vb. madde bağımlılıklarında, eğer kişi
bağımlılıktan kurtulma konusunda samimi bir niyete ve isteğe sahip olmakla
beraber, iradesini kullanma konusunda sorun yaşıyorsa; hipnoz altında verilecek
çeşitli telkinler ve ego güçlendirici teknikler ile kişinin bağımlılıktan
kurtulmasına yardımcı olunabilir. Alkol ve madde bağımlılıklarında hipnoz,
ancak hipnoz eğitimi almış psikiyatristlerce psikiyatri servislerinde
yapılabilir.
4-
Kadın
Hastalıklarında:
Özellikle doğuma hazırlık aşamalarında hipnozdan
yararlanılabilir. Hamilelik bulantıları ve kusmalarının azaltılması bu yolla
mümkün olabilmektedir. Psikolojik olarak da, rahat bir hamilelik dönemi
geçirmek için hipnoterapi kullanılabilir. Anne adayına öğretilecek otohipnoz
teknikleri, onun doğuma daha rahat hazırlanmasına katkıda bulunacaktır. Ayrıca
uygulanacak hipnoanestezi metodlarıyla kolay ve ağrısız bir doğum da
gerçekleştirilebilir. Çeşitli cinsel problemlerin çözümünde de hipnoterapiden
yararlanılmaktadır.
5-
Üroloji
Alanında:
Gece işemeleri, idrar kaçırma, iktidarsızlık ve
yapısal bozukluktan kaynaklanmayan cinsel problemler hipnoterapi metotlarıyla
çözülebilmektedir.
6-
Cerrahi
Alanında:
Ameliyat öncesinde korku ve endişelerin yenilmesine
yönelik hipnoz kullanılabilir. Ameliyat için hiçbir kimyasal anestezik madde
kullanılmadan, hipnoanestezi ile yeterli uyuşukluk ve duyarsızlık sağlanabilir.
Operasyon sonrasında da, kanamanın azaltılması, yara iyileşmesinin
kolaylaştırılması, operasyon sonrası ağrı ve şikâyetlerin giderilmesi hipnotik
telkinlerle mümkündür.
7-
Dermatoloji
Alanında:
Psikosomatik kaynaklı cilt hastalıklarında,
hastalığın kaynağının tespit edilmesinde ve sebebin cilt üzerinde yol açtığı
rahatsızlıkların tedavi edilmesinde faydalanılmaktadır. Bu tarz hastalıklardan
biri olan siğiller de, uygun hipnoterapi metotlarıyla tedavi edilebilirler.
8-
Eğitim
Alanında:
Öğrenmeyi kolaylaştırmak, konsantrasyonu arttırmak,
öğrenilenlerin hatırlanmasını kolaylaştırmak, sınav kaygısı ve heyecanlarını
kontrol atına almak, hipnoterapi teknikleriyle mümkündür. Bu konuda yapılacak
hipnoz çalışmaları ve oto hipnoz teknikleriyle önemli oranda başarı
sağlanabilir.
9-
Beslenme Alanında:
Obezite tedavisinde, kilo kontrol metotlarının
uygulanmasında, yeme alışkanlıklarının düzeltilmesinde, Anoreksia Nervoza (yemeyi reddetme) ve
Bulimia Nervoza (Kusma) tedavilerinde hipnoterapi etkin olarak kullanılabilir.
10- Sporda:
Motivasyonu ve konsantrasyonu artırma, çalışma
isteğini ve azmini kuvvetlendirme, vücut direncini ve çalışma kapasitesini
yükseltme amacıyla hipnozdan faydalanılabilmektedir.
Hangi Durumlarda Kullanılmamalıdır?
Öncelikli olarak hipnoz kendisine hipnoz
uygulanmasını istemeyen hiç kimseye uygulanmamalıdır.
Bilişsel yetileri ve anlama kapasitesi yeterli
düzeyde olmayan kişilere uygulanmamalıdır.
Psikotik hastalıklarda (Şizofren, kısa reaktif
bozukluk, paranoya) yani hastanın iç görüsünün kaybolduğu durumlarda, madde bağımlılıklarında
(alkol, esrar, eroin vb), ağır depresyon tedavisinde kullanılmamalıdır. Eğer bu
hastalıklarda kullanılacaksa, hipnoz konusunda Sağlık Bakanlığı eğitimine
katılmış, hipnoz sertifikası almış psikiyatristler tarafından yataklı serviste
yapılmalıdır.
Kimlere Uygulanmalı, Kimlere Uygulanmamalıdır?
Zihinsel olarak melekeleri yerinde olan,
Hipnoz uygulamasını bilerek ve isteyerek kabul
eden,
Sağlık Bakanlığı eğitimlerine katılarak Hipnoz
yapabilir sertifikasına sahip olan uzmanlarca yapılan görüşmelerde kendisine
hipnoz uygulanmasında sakınca yoktur denilen,
Hipnoz öncesi kendisinin hipnoz konusunda
bilgilendirildiğini belgeleyen “Aydınlatılmış Onam Formunu” imzalayan herkese
güvenli bir şekilde uygulanabilir. Bu kapsamın dışında kalanlara uygulanmamalıdır.
Hangi Tedaviye Destek Amaçlı Kullanılır?
Depresyon
Anksiyete (Kaygı bozuklukları)Travma sonrası stres sendromu
Panik atak
Obezite
Sigara bağımlılığı
Bazı kas ve eklem hastalıkları (fibromiyalji
gibi)
Fobi tedavileri
Enürezis nokturna (gece işemesi)
Nasıl Uygulanır?
Danışmanlık ve tedavi anlamında
kullanılan her türlü hipnotik çalışma, dünya literatüründe beş aşamalık bir
sistemle anlatılır ve bu şekilde uygulanır. Bu aşamaların her biri kendi içinde
ayrı bir öneme sahiptir.
1) ÖN KONUŞMA: Hipnotik her seans ön konuşma ile
başlamalıdır. Ön konuşma, yapacağınız görüşmenin en önemli kısmıdır. Çünkü
insanların bilinçaltı, ilk karşılaştığı 2-3 dakika içinde karşıdaki tarafı
analiz eder ve o kişi hakkında olumlu ya da olumsuz bir karar verir. Daha
sonraki görüşmelerde ise bu kararı değiştirmek zordur. Yapılan çalışmalarda
insanların %70’inin ilk görüşmedeki verdikleri kararı değiştirmediklerini
göstermektedir. Bu nedenle de “ilk izlenim son izlenimdir” diye bir söz vardır.
Ön konuşmanın da kendi içinde üç
aşaması vardır.
a) Uzmanlık:Birhipnotistyadahipnoterapistilkolarakkarşıtarafauzmanlığınıbelli
etmelidir. Bu işi kaç senedir yaptığını, eğitimini nerede aldığını söyleyebilir
veya daha da etkilisi eğitim sonucu almış olduğu sertifikayı herkesin görebileceği
bir yere asmalıdır. İnsanlar aksini reddetse de uzmanlığa çok önem verirler.
Uzmanlığın belirtilmesi ön konuşmanın ikinci aşaması olan güvenin tesisi için
de çok önemlidir.
b) Güven: Hipnoz
insanların zaten korktuğu, çekindiği bir konu olduğu için, hipnoz uygulayan
kimse mutlaka güven sağlamalıdır. Bazı doktorlar hasta ile aralarında hiçbir
bağ kurulmaması gerektiğini düşünürken, bir hipnoz uygulayıcısı böyle
davranmamalıdır. O otoriter tavrını korurken aynı zamanda kibar olmalı, fakat
otoriter ile kibarlık arasındaki dengeyi de çok iyi korumalıdır. Çünkü ikisi de
seansa zarar verir. Güveni oluştururken dikkat edilmesi gerekenler;
İlk karşılamaya dikkat etmeli.
Danışana oturacağı yeri kibarca göstermeli,
Daha önce yaptığı çalışmalardan ve o
çalışmaların çok rahat ve başarılı geçtiğinden bahsetmeli,
Yüzünde bir tebessüm ile karşılamalı ve
konuşmasına öyle devam etmelidir.
c) Uyum: Bir
iletişim kurduğumuzda 3 şey kullanırız:
Kelimeler‐Ses tonu-Beden dili.
Etkili bir iletişimde kelimelerin, ses
tonunun ve beden dilinin, iletişim kalitesine olan etkileri şu şekildedir:
Kelimeler: %7
Ses tonu: %38
Beden dili: %55
Bu çalışmayı Psikoloji Profesörü
Albert Mehrabian1971yılında yapmıştır ve daha sonra yapılan araştırmalarda bu
çalışmayı desteklemiştir.
Yukarıdaki sonuçlardan görüyoruz ki,
kelimelerin önemi %7’iken tonalite ve beden dili %93’ü oluşturuyor.
2) İKNA EDİCİ CÜMLELER: Bu kısımda kişiye genel anlamda güven veren
hipnoz uygulayıcısı, bu yapacağı çalışmanın etkisine ve daha sonra kendi
uzmanlığının etkisine inandırmalıdır. Peki, hipnoz uygulayıcılar ikna edici
etkiyi hangi yollarla kullanıyorlar?
En çok kullanılan iki yöntem;
a) Daha önceki bir videonun izlenmesi: Hipnozu uygulayan birçok doktor bu tekniği
kullanır. Daha önceden videoya kaydettiği vaka örneklerini ilk önce danışana
izlettirir. Danışan burada hem hipnozun gerçekleştiğini görür, hem hipnozcunun
başarılı bir hipnoterapist olduğunu görür, hem de videoyu izlerken etkilenir ve
şimdiden hipnoza hazır bir hale girmeye başlar.
İnsanlar genelde okuduklarından ve
duyduklarından çok gördüklerinden etkilenirler. Çünkü beynimizin %30’luk bir
kısmı görme duyusuna ayrılmıştır ve gördüklerimizden daha çok etkileniriz. Bu
yüzden video izlettirmek dünyada da yaygın bir yöntemdir ve karşı tarafın ikna
olmasını sağlar.
b) Telkine yatkınlık testleri: Bilinen
50’ye yakın telkine yatkınlık testi vardır ve kişi isterse bunu kendine stiline
göre geliştirebilir.
3) İndüksiyon: Bu alan o kadar geniştir ki, her bir hipnoterapistin
farklı teorisi ve farklı teknikleri vardır. Bunları basitçe tasnif edecek
olursak;
a) Klasik hipnoz indüksiyonu: Genellikle 5-30 dakika arasında sürebilir.
Tüm bedenin gevşemesi ve derinleşmesi ile birlikte kullanılır.
b) Hızlı hipnoz (Rapid Hypnosis) indüksiyonu:4 dakikanın altında gerçekleşen hipnoz
telkinlerine hızlı hipnoz denir. Her danışana uygulanabilecek bir teknik
değildir.
c) Ani hipnoz (Instant Hypnosis) indüksiyonu: 1 dakikanın altında gerçekleşen hipnoz
telkinlerine verilen addır. Genellikle sahne hipnozcuları bu telkinleri
kullanır.
4) DERİNLEŞTİRME: Aşamalı olarak indiksiyonların ard arda
uygulanması ile yapılabileceği gibi tek bir indüksiyonun görsel-işitsel-dokunsal
olarak çeşitlendirilmesi ile de olabilir.
5) TELKİN VERME: Kişi diğer dört
aşamadan başarılı bir şekilde geçtikten ve transa girdiği kontrol edildikten
sonra telkin verme aşamasına gelmiştir. Telkinler kendi için doğrudan telkin ve
dolaylı telkin olarak ikiye ayrılır.
A) Doğrudan
Telkin: Doğrudan telkinde, olmasını istenen
şey direk söylenir. Örneğin: Bundan sonra sigara içmeyeceksin ve sigara sana
çok acı gelecek. Bu telkin metodu daha çok otoriter uygulanan metodlar sonunda
başarılı olur.
B) Dolaylı Telkin: Dolaylı telkin daha çok bilinç tepki vermesin
diye, sembol ve metaforlarla süslenir.
Tedavisi Sonrası Dikkat Edilmesi Gereken
Hususlar Nelerdir?
Yapılan çalışmalar göstermiştir ki
hipnoz seansı bittikten sonra bile hipnozun telkin alabilirlik etkisi yaklaşık
olarak 1-2 dakika daha sürmektedir. Bu nedenle bu süre içerisinde olumlu
konuşmalar yapmaya devam edilmeli ve mümkünse olumsuz telkinler vermemeye özen
gösterilmelidir.
Bu Alanda Doğru Bilenen Yanlışlar Nelerdir?
Her tedavi yaklaşımında olduğu gibi
hipnozunda kendi içerisinde doğru bilinen yanlışları vardır. Bunlardan
bazıları;
1)
Hipnozu yapan kişinin sihirli güçleri vardır: Oysa bu tamamen yanlış bir varsayımdır.
Hipnoz doğuştan genlerle gelen kalıtımsal bir yeti değildir. Tamamen sonradan
öğrenilebilen, çalışma ürünüdür.
2)
Bir insan hipnotize edilerek ona istemediği
şeyler yaptırılabilir: Öncelikle
vurgulamamız gereken şey, istemeyen hiç kimsenin hipnoz olamayacağıdır. Hipnoz
olmak istemeyen bizi zorla hipnotize edilemeyeceği gibi, hipnoz olan birine de
zorla bir şey yaptırmak mümkün değildir. Bunun mümkün olduğu ilaçlı hipnoz
şekilleri vardır ama bu hipnozdan ziyade verilen ilaca bağlı bir etkidir.
3)
Ancak zayıf karakterli ve düşük entelektüel
potansiyeline sahip insanlar hipnoz edilebilir: Oysa bunun tersi doğrudur. Yani entelektüel
kapasitenin artması ile hipnoz yapılabilirlik arasında doğrusal bir orantı
vardır. Entelektüel kapasitesi yüksek olan ve güçlü bir karakter yapısına sahip
kişiler verdiğiniz telkini rahatlıkla algılayabilen ve verdiğiniz komutu yerine
getirmede zorluk yaşamayan insanlardır. Bu nedenle de zayıf karakterli ve düşük
entelektüel yapıya sahip kişileri hipnoz etmek daha zordur.
4)
Hipnoza giren kişi bilincini yitirmiştir: Bu doğru değildir hatta aşırı bir bilinçlilik
hali söz konusudur.
5)
Hipnoza giren biri hipnozdan çıkamayabilir: Bu zamana kadar yapılan hiçbir hipnoz
vakasında hipnoz olan kişinin hipnoz halinden çıkamaması söz konusu olmamıştır.
6)
Hipnozdan istifade etmek için kişileri derin
transa sokmak gerekir: Hafif ya da
derin, her hipnoz seviyesinde iyi sonuçların alındığı bir vakıadır. Çok ender
durumlarda kişinin derin transa sokulması gerekir.
7)
Hipnozla tüm hastalıkların (metabolik-ruhsal)
tedavisi mümkündür: Hipnozda diğer
tüm tedavi seçenekleri gibi kullanabileceğimiz bir yöntemdir. Birçok hastalığın
tedavisinde kolaylaştırıcı bir etken olmakla birlikte bazı hastalıkların
tedavisinde tek başına bir yöntem de olabilir. Ancak birçok hastalığın
tedavisinde de tek başına hiçbir etki yapmaya bilir. Onun için tedavide ki
faydalılık skalası oldukça geniş bir alanı teşkil eder.
Bu Yöntemi Uygulayan Kişide Olması Gereken
Özellikler (Sertifika, Eğitim vb.) Nelerdir?
Sağlık bakanlığının 16.10 2015 hipnoz
yönetmeliğinde belirttiği gibi hipnozu uygulayacak kişilerin; doktor, diş
hekimi veya klinik psikolog olmaları gerekmektedir. Bu mesleki branşa sahip
olan kişilerin ayrıca Sağlık Bakanlığı müfredatına uygun yerlerden eğitim almış
olmaları ve bunu sertifika ile belgelendirmeleri gerekmektedir.
Hipnozun Dereceleri Var Mıdır?
Evet, Kısaca;
1) Hafif
Derecede Hipnoz: Hipnoz öncesi
durumdan hipnoz durumuna geçiş genelde hızlı olur ve süje düşünmek için bile
zaman bulamaz. Hipnoz olacak kişinin rehaveti o kadar artar ki bu durum hipnoz
olacak kişide “telkin alma” yeteneğini güçlendirir. Hafif trans durumu, hipnozun
ilk ve basit şeklidir. Hafif hipnozun belirtisi; hiçbir telkin verilmediği
halde kaslarda görülen gevşemedir ve sonuçta kişi kendisini tam bir uyuşukluk
içinde bulur. Tıpkı bir askerin “hazır ol!” komutuyla bedeninde oluşan
gerilimin, “Rahat!” komutuyla çözülmesi gibi.
2- Orta Derecede Hipnoz: Hafif hipnoz halinden orta hipnoz haline geçmek, daha fazla uygulama gerektiren
bir durumdur. Kişi bilinçli davranışlar ile bilinçsiz davranışların
karışıklığını yaşayabilir.
Orta trans halindeyken iradeli davranışlarda
bir bölünme gözlenebilir. Orta trans halinde hipnoz olacak kişide; koklama,
işitme, tat alma duyumlarında yanılmalar ve algı yanılmaları ortaya çıkabilir. Bazı
unutmalar ve hatırlayamamalar (amnezi), kendiliğinden ya da uyarıların neden
olduğu rüyalar, hipnoz sonrası halsizlikler, basit emirlerin hipnoz sonrası
yerine getirilmesi (posthipnotik telkinler), hislerde hassaslık ya da
aşırılıklar orta hipnoz sırasında gözlemlenecek olgulardır.
3- Derin Hipnoz: Derin hipnoz sırasında unutulmuş anıların ortaya
çıkması ve ona eşlik eden heyecanlarla birlikte bunların yeniden yaşanması
mümkündür. Hipnozun bu özelliği Katharsis (Baskı altına alınmış düşünceleri
bilince çıkararak çözümleme yapma) yönteminin temelini oluşturur ve bu sayede
hipnoterapi seanslarının büyük bir kısmı gerçekleştirilebilir.
- Beynin iki yarım küresinin tek bir alanda işbirliği yapmasıdır.
- Kişinin bilinçaltının onun isteği doğrultusunda telkin alabilir hale gelmesi, yönlendirilebilmesidir.
Sol beyinden ziyade, sağ beyinin (hayali düzlemin) kontrolü eline almasıdır.
Hangi Durumlarda Kullanılmalıdır?
Hipnoz farklı branşlarda ve farklı alanlarda kullanılabilir:
- 1-Psikoloji–Psikiyatri Alanında:
Hipnoz, birçok psikolojik hastalığın tedavisinde kullanılabilmektedir. Hipnoanaliz metotlarıyla hastalığın kaynağını tespit etmek için bilinçaltının araştırılması mümkün olabilmektedir. Yapılacak tedavilere yardımcı olarak da hipnozdan yararlanılmaktadır. Hafif depresyon, anksiyete, kekemelik, tikler, parmak emme, tırnak yeme, uyku bozuklukları gibi problemlerde de hipnozla tedavi mümkündür.
- 2-Diş Hekimliği Alanında:
Hipnoanestezi ile iğnesiz ve ağrısız tedavi, korku ve kaygının önlenmesi, diş gıcırdatmanın tedavisi, proteze alışmayı kolaylaştırma, hijyen motivasyonu gibi konular diş hekimliğinde hipnozun kullanım alanlarındandır.
- 3-Bağımlılıklarda:
Sigara, alkol vb. madde bağımlılıklarında, eğer kişi bağımlılıktan kurtulma konusunda samimi bir niyete ve isteğe sahip olmakla beraber, iradesini kullanma konusunda sorun yaşıyorsa; hipnoz altında verilecek çeşitli telkinler ve ego güçlendirici teknikler ile kişinin bağımlılıktan kurtulmasına yardımcı olunabilir. Alkol ve madde bağımlılıklarında hipnoz, ancak hipnoz eğitimi almış psikiyatristlerce psikiyatri servislerinde yapılabilir.
- 4-Kadın Hastalıklarında:
Özellikle doğuma hazırlık aşamalarında hipnozdan yararlanılabilir. Hamilelik bulantıları ve kusmalarının azaltılması bu yolla mümkün olabilmektedir. Psikolojik olarak da, rahat bir hamilelik dönemi geçirmek için hipnoterapi kullanılabilir. Anne adayına öğretilecek otohipnoz teknikleri, onun doğuma daha rahat hazırlanmasına katkıda bulunacaktır. Ayrıca uygulanacak hipnoanestezi metodlarıyla kolay ve ağrısız bir doğum da gerçekleştirilebilir. Çeşitli cinsel problemlerin çözümünde de hipnoterapiden yararlanılmaktadır.
- 5-Üroloji Alanında:
Gece işemeleri, idrar kaçırma, iktidarsızlık ve yapısal bozukluktan kaynaklanmayan cinsel problemler hipnoterapi metotlarıyla çözülebilmektedir.
- 6-Cerrahi Alanında:
Ameliyat öncesinde korku ve endişelerin yenilmesine yönelik hipnoz kullanılabilir. Ameliyat için hiçbir kimyasal anestezik madde kullanılmadan, hipnoanestezi ile yeterli uyuşukluk ve duyarsızlık sağlanabilir. Operasyon sonrasında da, kanamanın azaltılması, yara iyileşmesinin kolaylaştırılması, operasyon sonrası ağrı ve şikâyetlerin giderilmesi hipnotik telkinlerle mümkündür.
- 7-Dermatoloji Alanında:
Psikosomatik kaynaklı cilt hastalıklarında, hastalığın kaynağının tespit edilmesinde ve sebebin cilt üzerinde yol açtığı rahatsızlıkların tedavi edilmesinde faydalanılmaktadır. Bu tarz hastalıklardan biri olan siğiller de, uygun hipnoterapi metotlarıyla tedavi edilebilirler.
- 8-Eğitim Alanında:
Öğrenmeyi kolaylaştırmak, konsantrasyonu arttırmak, öğrenilenlerin hatırlanmasını kolaylaştırmak, sınav kaygısı ve heyecanlarını kontrol atına almak, hipnoterapi teknikleriyle mümkündür. Bu konuda yapılacak hipnoz çalışmaları ve oto hipnoz teknikleriyle önemli oranda başarı sağlanabilir.
- 9-Beslenme Alanında:
Obezite tedavisinde, kilo kontrol metotlarının uygulanmasında, yeme alışkanlıklarının düzeltilmesinde, Anoreksia Nervoza (yemeyi reddetme) ve Bulimia Nervoza (Kusma) tedavilerinde hipnoterapi etkin olarak kullanılabilir.
- 10-Sporda:
Motivasyonu ve konsantrasyonu artırma, çalışma isteğini ve azmini kuvvetlendirme, vücut direncini ve çalışma kapasitesini yükseltme amacıyla hipnozdan faydalanılabilmektedir.
Hangi Durumlarda Kullanılmamalıdır?
- Öncelikli olarak hipnoz kendisine hipnoz uygulanmasını istemeyen hiç kimseye uygulanmamalıdır.
- Bilişsel yetileri ve anlama kapasitesi yeterli düzeyde olmayan kişilere uygulanmamalıdır.
- Psikotik hastalıklarda (Şizofren, kısa reaktif bozukluk, paranoya) yani hastanın iç görüsünün kaybolduğu durumlarda, madde bağımlılıklarında (alkol, esrar, eroin vb), ağır depresyon tedavisinde kullanılmamalıdır. Eğer bu hastalıklarda kullanılacaksa, hipnoz konusunda Sağlık Bakanlığı eğitimine katılmış, hipnoz sertifikası almış psikiyatristler tarafından yataklı serviste yapılmalıdır.
Kimlere Uygulanmalı, Kimlere Uygulanmamalıdır?
- Zihinsel olarak melekeleri yerinde olan,
- Hipnoz uygulamasını bilerek ve isteyerek kabul eden,
- Sağlık Bakanlığı eğitimlerine katılarak Hipnoz yapabilir sertifikasına sahip olan uzmanlarca yapılan görüşmelerde kendisine hipnoz uygulanmasında sakınca yoktur denilen,
- Hipnoz öncesi kendisinin hipnoz konusunda bilgilendirildiğini belgeleyen “Aydınlatılmış Onam Formunu” imzalayan herkese güvenli bir şekilde uygulanabilir. Bu kapsamın dışında kalanlara uygulanmamalıdır.
Hangi Tedaviye Destek Amaçlı Kullanılır?
- Depresyon
- Anksiyete (Kaygı bozuklukları)
- Travma sonrası stres sendromu
- Panik atak
- Obezite
- Sigara bağımlılığı
- Bazı kas ve eklem hastalıkları (fibromiyalji gibi)
- Fobi tedavileri
- Enürezis nokturna (gece işemesi)
Nasıl Uygulanır?
Danışmanlık ve tedavi anlamında kullanılan her türlü hipnotik çalışma, dünya literatüründe beş aşamalık bir sistemle anlatılır ve bu şekilde uygulanır. Bu aşamaların her biri kendi içinde ayrı bir öneme sahiptir.
1) ÖN KONUŞMA: Hipnotik her seans ön konuşma ile başlamalıdır. Ön konuşma, yapacağınız görüşmenin en önemli kısmıdır. Çünkü insanların bilinçaltı, ilk karşılaştığı 2-3 dakika içinde karşıdaki tarafı analiz eder ve o kişi hakkında olumlu ya da olumsuz bir karar verir. Daha sonraki görüşmelerde ise bu kararı değiştirmek zordur. Yapılan çalışmalarda insanların %70’inin ilk görüşmedeki verdikleri kararı değiştirmediklerini göstermektedir. Bu nedenle de “ilk izlenim son izlenimdir” diye bir söz vardır.
Ön konuşmanın da kendi içinde üç aşaması vardır.
a) Uzmanlık:Birhipnotistyadahipnoterapistilkolarakkarşıtarafauzmanlığınıbelli etmelidir. Bu işi kaç senedir yaptığını, eğitimini nerede aldığını söyleyebilir veya daha da etkilisi eğitim sonucu almış olduğu sertifikayı herkesin görebileceği bir yere asmalıdır. İnsanlar aksini reddetse de uzmanlığa çok önem verirler. Uzmanlığın belirtilmesi ön konuşmanın ikinci aşaması olan güvenin tesisi için de çok önemlidir.
b) Güven: Hipnoz insanların zaten korktuğu, çekindiği bir konu olduğu için, hipnoz uygulayan kimse mutlaka güven sağlamalıdır. Bazı doktorlar hasta ile aralarında hiçbir bağ kurulmaması gerektiğini düşünürken, bir hipnoz uygulayıcısı böyle davranmamalıdır. O otoriter tavrını korurken aynı zamanda kibar olmalı, fakat otoriter ile kibarlık arasındaki dengeyi de çok iyi korumalıdır. Çünkü ikisi de seansa zarar verir. Güveni oluştururken dikkat edilmesi gerekenler;
İlk karşılamaya dikkat etmeli.
- Danışana oturacağı yeri kibarca göstermeli,
- Daha önce yaptığı çalışmalardan ve o çalışmaların çok rahat ve başarılı geçtiğinden bahsetmeli,
- Yüzünde bir tebessüm ile karşılamalı ve konuşmasına öyle devam etmelidir.
c) Uyum: Bir iletişim kurduğumuzda 3 şey kullanırız:
Kelimeler‐Ses tonu-Beden dili.
Etkili bir iletişimde kelimelerin, ses tonunun ve beden dilinin, iletişim kalitesine olan etkileri şu şekildedir:
- Kelimeler: %7
- Ses tonu: %38
- Beden dili: %55
Bu çalışmayı Psikoloji Profesörü Albert Mehrabian1971yılında yapmıştır ve daha sonra yapılan araştırmalarda bu çalışmayı desteklemiştir.
Yukarıdaki sonuçlardan görüyoruz ki, kelimelerin önemi %7’iken tonalite ve beden dili %93’ü oluşturuyor.
2) İKNA EDİCİ CÜMLELER: Bu kısımda kişiye genel anlamda güven veren hipnoz uygulayıcısı, bu yapacağı çalışmanın etkisine ve daha sonra kendi uzmanlığının etkisine inandırmalıdır. Peki, hipnoz uygulayıcılar ikna edici etkiyi hangi yollarla kullanıyorlar?
En çok kullanılan iki yöntem;
a) Daha önceki bir videonun izlenmesi: Hipnozu uygulayan birçok doktor bu tekniği kullanır. Daha önceden videoya kaydettiği vaka örneklerini ilk önce danışana izlettirir. Danışan burada hem hipnozun gerçekleştiğini görür, hem hipnozcunun başarılı bir hipnoterapist olduğunu görür, hem de videoyu izlerken etkilenir ve şimdiden hipnoza hazır bir hale girmeye başlar.
İnsanlar genelde okuduklarından ve duyduklarından çok gördüklerinden etkilenirler. Çünkü beynimizin %30’luk bir kısmı görme duyusuna ayrılmıştır ve gördüklerimizden daha çok etkileniriz. Bu yüzden video izlettirmek dünyada da yaygın bir yöntemdir ve karşı tarafın ikna olmasını sağlar.
b) Telkine yatkınlık testleri: Bilinen 50’ye yakın telkine yatkınlık testi vardır ve kişi isterse bunu kendine stiline göre geliştirebilir.
3) İndüksiyon: Bu alan o kadar geniştir ki, her bir hipnoterapistin farklı teorisi ve farklı teknikleri vardır. Bunları basitçe tasnif edecek olursak;
a) Klasik hipnoz indüksiyonu: Genellikle 5-30 dakika arasında sürebilir. Tüm bedenin gevşemesi ve derinleşmesi ile birlikte kullanılır.
b) Hızlı hipnoz (Rapid Hypnosis) indüksiyonu:4 dakikanın altında gerçekleşen hipnoz telkinlerine hızlı hipnoz denir. Her danışana uygulanabilecek bir teknik değildir.
c) Ani hipnoz (Instant Hypnosis) indüksiyonu: 1 dakikanın altında gerçekleşen hipnoz telkinlerine verilen addır. Genellikle sahne hipnozcuları bu telkinleri kullanır.
4) DERİNLEŞTİRME: Aşamalı olarak indiksiyonların ard arda uygulanması ile yapılabileceği gibi tek bir indüksiyonun görsel-işitsel-dokunsal olarak çeşitlendirilmesi ile de olabilir.
5) TELKİN VERME: Kişi diğer dört aşamadan başarılı bir şekilde geçtikten ve transa girdiği kontrol edildikten sonra telkin verme aşamasına gelmiştir. Telkinler kendi için doğrudan telkin ve dolaylı telkin olarak ikiye ayrılır.
A) Doğrudan Telkin: Doğrudan telkinde, olmasını istenen şey direk söylenir. Örneğin: Bundan sonra sigara içmeyeceksin ve sigara sana çok acı gelecek. Bu telkin metodu daha çok otoriter uygulanan metodlar sonunda başarılı olur.
B) Dolaylı Telkin: Dolaylı telkin daha çok bilinç tepki vermesin diye, sembol ve metaforlarla süslenir.
Tedavisi Sonrası Dikkat Edilmesi Gereken Hususlar Nelerdir?
Yapılan çalışmalar göstermiştir ki hipnoz seansı bittikten sonra bile hipnozun telkin alabilirlik etkisi yaklaşık olarak 1-2 dakika daha sürmektedir. Bu nedenle bu süre içerisinde olumlu konuşmalar yapmaya devam edilmeli ve mümkünse olumsuz telkinler vermemeye özen gösterilmelidir.
Bu Alanda Doğru Bilenen Yanlışlar Nelerdir?
Her tedavi yaklaşımında olduğu gibi hipnozunda kendi içerisinde doğru bilinen yanlışları vardır. Bunlardan bazıları;
- Hipnozu yapan kişinin sihirli güçleri vardır: Oysa bu tamamen yanlış bir varsayımdır. Hipnoz doğuştan genlerle gelen kalıtımsal bir yeti değildir. Tamamen sonradan öğrenilebilen, çalışma ürünüdür.
- Bir insan hipnotize edilerek ona istemediği şeyler yaptırılabilir: Öncelikle vurgulamamız gereken şey, istemeyen hiç kimsenin hipnoz olamayacağıdır. Hipnoz olmak istemeyen bizi zorla hipnotize edilemeyeceği gibi, hipnoz olan birine de zorla bir şey yaptırmak mümkün değildir. Bunun mümkün olduğu ilaçlı hipnoz şekilleri vardır ama bu hipnozdan ziyade verilen ilaca bağlı bir etkidir.
- Ancak zayıf karakterli ve düşük entelektüel potansiyeline sahip insanlar hipnoz edilebilir: Oysa bunun tersi doğrudur. Yani entelektüel kapasitenin artması ile hipnoz yapılabilirlik arasında doğrusal bir orantı vardır. Entelektüel kapasitesi yüksek olan ve güçlü bir karakter yapısına sahip kişiler verdiğiniz telkini rahatlıkla algılayabilen ve verdiğiniz komutu yerine getirmede zorluk yaşamayan insanlardır. Bu nedenle de zayıf karakterli ve düşük entelektüel yapıya sahip kişileri hipnoz etmek daha zordur.
- Hipnoza giren kişi bilincini yitirmiştir: Bu doğru değildir hatta aşırı bir bilinçlilik hali söz konusudur.
- Hipnoza giren biri hipnozdan çıkamayabilir: Bu zamana kadar yapılan hiçbir hipnoz vakasında hipnoz olan kişinin hipnoz halinden çıkamaması söz konusu olmamıştır.
- Hipnozdan istifade etmek için kişileri derin transa sokmak gerekir: Hafif ya da derin, her hipnoz seviyesinde iyi sonuçların alındığı bir vakıadır. Çok ender durumlarda kişinin derin transa sokulması gerekir.
- Hipnozla tüm hastalıkların (metabolik-ruhsal) tedavisi mümkündür: Hipnozda diğer tüm tedavi seçenekleri gibi kullanabileceğimiz bir yöntemdir. Birçok hastalığın tedavisinde kolaylaştırıcı bir etken olmakla birlikte bazı hastalıkların tedavisinde tek başına bir yöntem de olabilir. Ancak birçok hastalığın tedavisinde de tek başına hiçbir etki yapmaya bilir. Onun için tedavide ki faydalılık skalası oldukça geniş bir alanı teşkil eder.
Bu Yöntemi Uygulayan Kişide Olması Gereken Özellikler (Sertifika, Eğitim vb.) Nelerdir?
Sağlık bakanlığının 16.10 2015 hipnoz yönetmeliğinde belirttiği gibi hipnozu uygulayacak kişilerin; doktor, diş hekimi veya klinik psikolog olmaları gerekmektedir. Bu mesleki branşa sahip olan kişilerin ayrıca Sağlık Bakanlığı müfredatına uygun yerlerden eğitim almış olmaları ve bunu sertifika ile belgelendirmeleri gerekmektedir.
Hipnozun Dereceleri Var Mıdır?
Evet, Kısaca;
1) Hafif Derecede Hipnoz: Hipnoz öncesi durumdan hipnoz durumuna geçiş genelde hızlı olur ve süje düşünmek için bile zaman bulamaz. Hipnoz olacak kişinin rehaveti o kadar artar ki bu durum hipnoz olacak kişide “telkin alma” yeteneğini güçlendirir. Hafif trans durumu, hipnozun ilk ve basit şeklidir. Hafif hipnozun belirtisi; hiçbir telkin verilmediği halde kaslarda görülen gevşemedir ve sonuçta kişi kendisini tam bir uyuşukluk içinde bulur. Tıpkı bir askerin “hazır ol!” komutuyla bedeninde oluşan gerilimin, “Rahat!” komutuyla çözülmesi gibi.
2- Orta Derecede Hipnoz: Hafif hipnoz halinden orta hipnoz haline geçmek, daha fazla uygulama gerektiren bir durumdur. Kişi bilinçli davranışlar ile bilinçsiz davranışların karışıklığını yaşayabilir.
Orta trans halindeyken iradeli davranışlarda bir bölünme gözlenebilir. Orta trans halinde hipnoz olacak kişide; koklama, işitme, tat alma duyumlarında yanılmalar ve algı yanılmaları ortaya çıkabilir. Bazı unutmalar ve hatırlayamamalar (amnezi), kendiliğinden ya da uyarıların neden olduğu rüyalar, hipnoz sonrası halsizlikler, basit emirlerin hipnoz sonrası yerine getirilmesi (posthipnotik telkinler), hislerde hassaslık ya da aşırılıklar orta hipnoz sırasında gözlemlenecek olgulardır.
3- Derin Hipnoz: Derin hipnoz sırasında unutulmuş anıların ortaya çıkması ve ona eşlik eden heyecanlarla birlikte bunların yeniden yaşanması mümkündür. Hipnozun bu özelliği Katharsis (Baskı altına alınmış düşünceleri bilince çıkararak çözümleme yapma) yönteminin temelini oluşturur ve bu sayede hipnoterapi seanslarının büyük bir kısmı gerçekleştirilebilir.